Loading

20 Temmuz 2011 Çarşamba

Psikoterapi ve Tinsellik - 3

Merhamet ve Metanet, sf 213-241.
Edith Zundel'in Ken Wilber ile yaptığı "Psikoterapi ve Tinsellik" konulu röportaj..

Kısım 1  -  Kısım 2  -  Kısım 3  -  Kısım 4  -   Kısım 5  -  Şekil


EZ: Yani, bilinç gelişiminin her bir seviyesinde öz, çeşitli yükümlülüklerle yüzleşir.

KW: Evet. Bebek, temelde cismi ya da fiziksel bir seviye olan birinci safha ile gelişime başlar. Burada -ikinci seviye-duygular kaba ve ilkeldir; sembollere, konseptlere, kurallara ya da benzer şeylere dair bir kapasite söz konusu değildir. Bu, temelde psikoloik bir sözdür. Dahası bu, henüz anneden ve etrafındaki cismani dünyadan ayrışmış değildir, bu yüzden buna adüalizm ya da okyanusvari, protoplazmik uyanıklık denir.

EZ: Bir çok teorisyen, özne ve nesne bir olduğu için, bu okyanusvari ya da ayrışmamış durumun bir çeşit proto-mistik durum olduğu fikrini sürdürmektedir. Bu durumun, mistizmde tekrar ele geçirilen "birlik" durumu olduğunu savunuyorlar. Buna katılıyor musunuz?

...
Edith, çocuksu "erime" (fusion) durumunun mistizmin prototipi olduğu konusuna değindiğinde, aslında, transpersonal çevrelerdeki en ateşli tartışma konusuna değinmiş olmuştu. Jung'u takip eden bir çok teorisyen, mistizm bir özne/nesne birleşimi olduğu için, bu ayrışmamış erime durumunun, mistik "birlik''te bir şekilde tekrar ele geçirilen durum olduğu fikrini savunuyordu. Eskiden Jung'un bir takip-çisiyken, ben de bu görüşe katılıyordum ve dahası bu durumu açıklayan bir deneme yazmıştım. Ama artık, Jung'un bir çok görüşünü olduğu gibi bunu da tamamen savunulmaz buluyordum, ve dahası bunu artık sinir bozucu buluyordum çünkü bu, mistizmin geriye doğru ilerleyen bir durum olduğu anlamına geliyordu. Bu benim gerçekten hassas olduğum bir konuydu.

KW: Çocuk, basitçe, özne ve nesne arasındaki farkı ortaya koyamadığı için, teorisyenler bunun bir çeşit mistik birlik olduğunu düşünüyorlar. Bu, kesinlikle böyle değildir. Çocuk özne ve nesneyi aşmaz, sadece, bu ikisini birbirinden ayırt edemez, o kadar. Mistikler, özne ve nesne arasındaki konvansiyonel farkın kesinlikle ayırdındadırlar, ayrıca onlar bunları birleştiren, art plandaki daha büyük bir kimliğin de ayırdındadırlar.

     Dahası, mistik birlik varoluşun bütün seviyeleriyle -fiziksel, zihinsel, biyolojik ve tinsel- kurulan bir birliktir. Çocuğa ait birleştirme durumu ise sadece fiziksel ya da duyu-motor seviyeyle alakalıdır. Piaget'nin dediği gibi "Buradaki öz cismanîdir". Bu "tüm"le kurulan bir birlik değildir ve bunda mistik bir yön yoktur.

EZ: Ama çocuğa ait birleştirme durumunda da, özne ve nesne arasında bir birlik söz konusudur.

KW: Bu bir birlik değil, bir ayrıştıramama durumudur. Birlik, iki ayrı şeyin daha üstün bir bütünlük içerisinde bir araya getirilmesidir. Çocuksu birleştirme durumunda, kullanabileceğiniz iki ayrı şey yoktur, sadece global bir "farksızlık" vardır. İlk önce birbirinden ayırmadığınız sürece, birşeyleri birleştiremezsiniz. Bunun yanısıra, bu durumun özne-nesne birliğini içerdiğini öne sürsek bile, buradaki öznenin duyumotor dünyasından ayrılmamış, duyu-motor bir özne olduğunu ve bütün diğer üstün dünyaları içeren bütüncül bir özne olmadığını tekrar hatırlatmama izin verin. Başka bir deyişle bu, mistik birliğin prototipi olmaktan öte mistik durumun tam zıddıdır. Çocuksu birleştirme durumu, bütünlüğü ya da birliği mistizmi oluşturan, bütün diğer üstün seviye dünyalar karşısındaki yabancılaşmanın ya da ayrık olma durumunun had safhasıdır. Bu doğal olarak, Hristiyan mistiklerinin neden insanın günah içinde ya da ayrı düşmüş yahut yabancılaşmış olarak dünyaya geldiğini düşündüklerini, açıklayan bir şey; bu, dünyaya geldikten sonra gerçekleştirdiğiniz bir şey değildir. Doğuş anından, rahme düşüş anından itibaren bununla berabersinizdir ve bu durum ancak maddeden akıla, tine doğru ilerleyen bir gelişim ve evrim süreci ile altedilebilir. Çocuksu, maddesel birleştirme durumu bir çeşit mistik prefigürasyon değil, bu gelişimin başlangıcı ve en düşük noktasıdır.

EZ: Bu "pre/trans kargaşası" diye adlandırılan şeyle alakalı bir şey.

KW: Evet. Erken dönem gelişimsel safhalar prepersonaldir, burada, ayrık ve bireyselleşmiş, kişisel bir ego henüz ortaya çıkmamıştır. Gelişimin orta safhaları personal ya da egoiktir. Ve en yüksek safhalar ise transpersonal ya da transegoiktir.
Benim üzerinde durduğum nokta şu, birbirlerine çok benziyormuş gibi gözüktükleri için, insanlar "pre" olanla "trans" olanı birbirine karıştırma eğilimi içerisindeler. Eğer prepersonal olan çocuksu birleştirme durumunu transpersonal olan mistik birlik ile aynı kefeye koyarsanız, şu ikisinden biri olacaktır: ya bu çocuksu durumu sahip olmadığı bir şey olan mistik birlik seviyesine yükseltirsiniz yahut çocuksu narsizme ya da okyanusvari adüalizme bir geri dönüş olduğunu iddia ederek, bütün kusursuz mistizmi inkâr etmiş olursunuz. Jung ve Romantik akım, genellikle bunlardan ilkini yapar -onlar, preegoik ve prerasyonel durumları, transegoik ve transrasyonel durumların parıltısına yükseltirler. Bunlar "yükselticiler"dir. Freud ve onun takipçileri ise bunun tam tersini yaparlar; bütün transrasyonel ve transegoik mistik durumları prerasyonel ve preegoik çocuksu durumlara indirirler. Bunlar da "indirgeyiciler"dir. Bu iki kamplaşma da yarı doğru, yarı yanlıştır. İki grup da "pre" ve "trans" arasındaki farkı ortaya koyamamaktadır. Kusursuz mistizm denilen şeyde, "çocuksu" hiçbir şey yoktur. Bu, okul öncesi dönemi, lisansüstü dönemle, birbirine karıştırmak gibi bir şeydir. Bu, tam bir kargaşaya yol açan, akıl almaz bir yanılgıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder