Loading

15 Ağustos 2011 Pazartesi

Ses Sağlığı

Julian Treasure 

kaynak: TED - Ideas Worth Spreading
Videodaki konuşmanın TED sitesindeki çevirmenlerce çevrilmiş hali:

Şşt! 8 adımda ses sağlığı

Hindular der ki, "Nada brahma," bunun bir anlamı, "Dünya sestir." Ve, bir bakıma, bu doğrudur, çünkü her şey titreşir. Aslında, burada oturan her biriniz şu anda titreşmektesiniz. Vücudunuzun her bir parçası farklı frekanslarda titreşmekte. Aslında siz, bir akor, hepiniz ayrı birer akortsunuz. Sağlığın bir tanımı da belki bu akorun tam bir uyum içinde olmasıdır. Sizin kulaklarınız bu akoru duymaz. Aslında çok harika şeyler duyabilirler. Sizin kulaklarınız 10 oktava kadar duyabilir. Aklıma gelmişken, sadece bir oktav görebiliyoruz. Kulaklarınız her zaman çalışıyor. Kulak kapağınız yok. Siz uykudayken bile çalışıyorlar. Algılayabileceğiniz en düşük ses kulak zarınızı sadece dört atom çapında hareket ettirir. Duyabileceğiniz en yüksek ses bundan bir trilyon kat daha güçlü.

Kulaklar duymak için yaratılmamıştır, fakat dinlemek için yaratılmıştır. Dinlemek aktif bir yetenektir. Duymak pasif olsa dahi, dinlemek üzerinde calışmamızı gerektiren birşeydir. Ses ile ilişkidedir. Ve henüz hiçbirimize öğretilmeyen bir yetenek bu. Örneğin, farklı açılardan dinleyebileceğiniz dinleme pozisyonları olduğunun farkına vardınız mı ? İşte bunlardan iki tanesi. İndirgeyici dinleme "dinlemek" için. Herşeyi alakalı olana indirgiyor, ve alakasız olan herşeyi çıkartıyor.Erkekler genellikle indirgeyici dinleme yaparlar.Yani o diyor ki, "Benim problemim var" O da diyor ki, " İşte senin çözümün. Çok teşekkürler. Sıradaki." Bu bizim konuşma şeklimiz, değil mi beyler?

Genişleyici dinleme, diğer tarafta, "ile" dinleme, dinlemek "için" dinleme değil. Akılda bir hedefi yok. Sadece yolculuğun keyfini sürüyor. Bayanlar genellikle genişleyici dinleme yaparlar. Eğer bu ikisine bakarsanız, göz temaslarını, yüz yüze gelmelerine, muhtemelen ikisi de aynı anda konuşmaktalar. [Kahkahalar]. Beyler, eğer bu konuşmadan bir şey elde edemiyorsanız, genişletilmiş dinlemeyi çalışın, ve ilişkilerinizi dönüştürün.

Dinleme ile ilgili sorununun büyük bir kısmı, etrafımızı kuşatan, duyduğumuz gürültü. Böyle bir gürültü, Avrupa Birliği'ne göre, Avrupa nüfusunun yaşam sağlığı ve kalitesini yüzde 25 azaltmakta. Avrupa müfusunun yüzde ikilik kısmı -- ki bu 16 milyon insan demek -- bu tür gürültüler nedeniyle uykuları mahvoluyor. Her sene 200,000 insan gürültü nedeniyle ölmekte. Bu gerçekten büyük bir problem.

Küçükken gürültü duyduğunuzda ve işitmek istemediğinizde parmaklarınızlar kulaklarınızı kapatırdınız. Şimdilerde aynı şeyin benzerini yapabiliyorsunuz , tek fark biraz havalı olması. Bu biraz şuna benziyor. Yaygınlaşan kulaklık kullanımı3 büyük sağlık problemini getiriyor. İlk ve büyük öneme sahip bir deyim Murray Schafer tarafından uyduruldu: "schizophania" ("sesleri kaynağından ayırma"). Duyduğunuz ile gördüğünüz arasındaki bozukluk. Bundan dolayı, bizimle birlikte olmayan insanların seslerini kendi yaşamımıza davet ediyoruz. Bence her zaman schizophonia yaşamanın altında derinde sağlıksız bir şey var.

Kulaklık kullanmanın ikinci kötü tarafı ise sıkıştırma. Cebimize girsin diye müziği sıkıştırıyoruz. ve buna bağlı olarak bunun bir maliyeti var. Şunu dinleyin. Bu sıkıştırılmamış bir parça müzik. [Müzik]. Ve şimdiyse aynı müzik parçasının yüzde 98 verisinin çıkarılmış hali. [Müzik]. En azından bir kaçınızın arasındaki farkı duyabildiğini umuyorum. Sıkıştırmanın bir bedeli var. Bu verileri meydana getirmek için sizi yorgun ve asabi yapar. Onu hayal etmelisiniz. Uzun dönemde sizin için iyi değil.

Kulaklıklarla ilgili üçüncü problem ise : sağırlık -- gürültü bazlı duyma bozukluğu. 10 milyon Amerikalı çoktan bu probleme sahip, bu veya başka bir nedenden ötürü, fakat gerçekten endişelendirici ki, yüzde 16, Amerikan gençlerinde kabaca altı kişiden biri, kulaklık kullanımının bir sonucu olarak gürültü bazlı duyma bozukluğundan zarar görmekte. Amerikan Üniversitesindeki bir çalışma göstermektedir ki birinci sınıf öğrencilerinin yüzde 61' i yanlış kulaklık kullanımı sebebiyle duyma rahatsızlığı yaşamaktadır. Belki de tümü sağır bir nesil yetiştiriyoruz. Şimdilerde bu gerçekten ciddi bir problem.

Kulaklarınızı korumak için size üç hızlı numara vereceğim, ve lütfen bunu çocuklarınıza da gösterin. Profesyonel kulak koruyucuları mükemmel; ben bunları her zaman kullanıyorum. Eğer kulaklık alacaksanız, alabildiğinizin en iyisini alın, çünkü kalite demek yüksek sesli dinlemek demek değildir. Eğer birisi size yüksek sesle konuşurken duymuyorsanız, çok yüksek sesli demektir. Ve üçüncü olarak, eğer kötü sesin içindeyseniz, en iyisi parmaklarınızı kulağınıza koymak veya hemen oradan uzaklaşmak. Kulaklarınızı bu şekilde koruyun.

Haydi kötü sesten uzaklaşalım ve arayıp bulmanızı istediğim birkaç arkadaşa bakalım. RSK: Rüzgar, su, kuşlar -- rastgele doğa sesleri rastgele gerçekleşen olaylardan bestelenir, hepsi oldukça sağlıklıdır, hepsi yıllar içinde evrim geçirdi. Bu sesleri arayın; sizin için iyiler. Sessizlik güzeldir. Elizabeth dönemine ait insanlar dili süslü sessizlik olarak tanımlıyordu. Sizi sessizlikten bir amaç için uzaklaşmaya davet ediyorum ve ses ortamlarını sanat işiymiş gibi tasarlamaya. Önplanınız olsun, arkaplanınız olsun, hepsi güzel oranlarda olsun. Ses ile tasarım oldukça eğlenceli. Eğer siz yapamıyorsanız sizin için yapacak bir profesyonel bulun. Ses tasarımı gelecektir, ve bana göre biz dünyanın seslerini değiştireceğiz.

Hızlıca sekiz usullerin üstünden geçiceğim, sekiz yolla ses, sağlığınızı iyileştirebilir. İlk olarak, ultrason: fizik tedaviden oldukça tanıdık. Şimdilerde kanseri tedavi etmek için kullanılıyor. Litotripsi -- her yıl binlerce insanı bıçak altına yatmaktan kurtarıyor, taşları yüksek-yoğunluklu ses kullanarak toz haline getiriyor. Sesle tedavi mükemmel bir usuldür. Binlerce yıldır etrafımızda bulunan bir şey. Sizi bunu araştırmaya çağrıyorum. Şu anda çok büyük şeyler başarılmakta, otizm, demans ve benzeri hastalıklara çare bulmakta. Ve müzik, tabii ki. Sadece müzik dinlemek bile sizin için yararlı, eğer bu müzik iyi niyetlerle yapılmış ise; aşk ile, genellikle. İlahi müzik, iyidir. Mozart, iyidir. Burada birçok çeşit müzik var ki bunlar çok sağlıklı.

Ve harekete geçmeniz gereken ve işin içine girmeniz gereken dört usul. İlk olarak, bilinçli olarak dinleyin. Bu konuşmadan sonra bunu yapacağınızı ümit ediyorum. Hayatınız için yeni bir boyut, ve bu boyuta sahip olmak müthiş bir şey. İkinci olarak, birkaç ses çıkarmak için iletişim halinde olun. Sesi yaratın. Ses hepimizin kullandığı bir enstrüman, ve şimdiye kadar hangimiz sesimizi kullanmanın eğitimini aldık? Eğitimini alın. Şarkı söylemeyi öğrenin. Enstrüman çalmayı öğrenin. Müzisyenlerin beyni daha büyüktür -- bu doğru. Bunu aynı zamanda grup olarak da yapabilirsiniz. Sesleri kaynağından ayırmanın müthiş bir yolu, bir grup insanla müzik ve ses yapmak, özellikle hangi stilden hoşlanıyor olursa olsun. Ve şimdi etrafımızdaki ses için önemli bir rol oynayalım. Kulaklarınızı koruyun? Evet, kesinlikle. Ses ortamlarını güzel olucak şekilde tasarlayın evinizde ve işinizde. Ve insanlar bize, daha önceki gürültü gibi sözlü saldırıda bulunduklarında konuşmaya başlayalım.

Şu anda sizi, sesle sağlığınızı kazanmak için yapabileceğiniz yedi şeyle bırakıyorum. Benim vizyonum güzel duyulan bir dünya, ve eğer hepimiz bunları yapmaya başlarsak, bu yolda çok büyük bir adım atmış oluruz. Bundan dolayı sizi bu yolu izlemeye çağrıyorum.

Sizi biraz daha kuş sesiyle bırakıyorum, ki bu sizin için oldukça iyi. Umarım sağlık duyarsınız. [Alkış]..

~

Julian Treasure


Sesin üzerimizdeki 4 farklı etkisi

Önümüzdeki beş dakika içinde, ses ile olan ilişkinizi değiştirmeye çalışacağım. İzin verirseniz etrafımızdaki seslerin çoğunun kazara olduğu gözlemiyle başlayayım. Ve bunların çoğu hoş değildir. [Trafik gürültüsü]. Sokak köşelerinde dururuz, bunun gibi gürültüler arasında bağırır, ve onları duymazdan geliriz. Tabii, bu sesi bastırma alışkanlığı gösterir ki bizim sesle olan ilişkimiz çoğunlukla bilinçsiz olagelmiştir.

Sesin sizi her zaman etkilediği dört ana yönü vardır, ve ben bugün bunları sizin bilincinizde çıkarmak istiyorum. İlki fizyolojik yönü. [Gürültülü çalar saat]. Üzgünüm. Az önce size bir doz kortizol, savaş/kaç hormonu verdim. Hormon salgılarınız seslerden her zaman etkilenirler. Nefes alış verişiniz, kalp atış hızınız, bende de olduğu gibi, etkilenir, ve beyin dalgalarınız da.

Bunu sadece bu tarz hoş olmayan sesler yapmamaktadır. Bunlar dalgalar. [Okyanus sesleri]. Frekansı 12 döngü/dakika civarındadır. Çoğu insan bunu sakinleştirici bulur, ve, ilginçtir ki, 12 döngü/dakika kabaca bir insanın nefes alış verişinin frekansına eşittir. İstirahatte olma durumuyla derin bir ilgisi vardır. Bunu, stresten uzak ve tatilde olma durumu ile bağdaştırırız.

Sesin bizi diğer bir etkileme şekli psikolojiktir. Müzik, bildiğimiz kadarıyla, insanın ruhsal durumunu etkileyen en etkili sestir. [Albinoni - Adagio]. Eğer bu çalmaya devam ederse, çoğunuzun oldukça hüzünleneceğini garanti edebilirim. Fakat, duygularınızı etkileyen tek ses türü müzik değildir elbette.

Doğa sesleri de bu vazifeyi görür. Kuş sesleri, mesela, çoğu kimse için güven veren bir ses türüdür. [Cıvıldayan kuşlar]. Bunun bir sebebi var. Yüzbinlerce yıl boyunca şunu öğrendik ki kuşlar ötüyorsa, her şey güvendedir. Asıl sustukları zaman endişelenmen gerekir.

Seslerin bizi üçüncü bir etkileme şekli bilişseldir. Aynı anda konuşan iki kişinin, ya da burada olduğu gibi tek kişinin, dediklerini anlayamazsınız ["Eğer bu dediğimi dinliyorsanız yanlış iz üstündesiniz."] [Diğerini dinlemeye çalışınız.] Hangi "ben"i dinleyeceğinize karar vermeniz gerekiyor.

İşitsel veriyi işleyebilecek bant genişliğimiz oldukça kısıtlıdır, bundandır ki, bu tarz sesler -- (Ofis sesleri) -- üretkenliğe fazlasıyla zarar verirler. Eğer bu tarz açık ofiste çalışmak zorundaysanız, verimliliğiniz büyük miktarda azalmaktadır. Ve ne kadar olduğunu düşünüyorsanız, muhtemelen bu kadar kötü değildir. [Kaygı verici müzik]. Sessiz bir odadaki verimliliğinizin üçte biri kadardır. Size bir sır vereyim. Eğer bu tarz yerlerde çalışmak durumunda iseniz, kuş ötüşü gibi sakinleştirici seslerle birlikte kulaklık taşıyın. Kullanın bunları ve veriminiz üç katına çıksın.

Seslerin bizi dördüncü etkileme şekli ise davranışsaldır. Etramızda olan o kadar şeye rağmen davranışımızın değişmemesi şaşırtıcı olurdu zaten. [Arabada çalan tekno müzik]. O zaman, sorun kendinize: Bu adam hızını sürekli 45 km/s'de tutabilecek mi? Sanmıyorum. Kısacası, kötü seslerden uzaklaşır ve hoş seslere yönelirsiniz. Eğer bunu birkaç saniyeden fazla çalsaydım -- [Kaya matkabı] -- rahatsız olurdunuz; biraz daha fazla çalsam, odayı toplu halde terk ederdiniz. Bu tarz sesler, uzaklaşma imkanı olmayan insanların sağlıklarına oldukça zarar vermektedir.

Ve bu, kötü sesin zarar verdiği tek şey de değildir. Birçok perakende satış müziği uygunsuz ve rastgele, hatta saldırgandır, ve satışlar üzerinde çarpıcı bir etkisi var. Eğer aranızda perakendeci varsa, bu slaytı göstermeden önce kafasını çevirse iyi olur. Bunlar, insanlar mağazaları daha çabuk terk ettikleri için, işlerinin yüzde 30'una yakınını kaybediyorlar. Hepimiz yapmışızdır bunu, sırf müzik çok berbat diye alanı terk etmişizdir.

Bizim geliştirdiğimiz ve sesi tepeden başlayarak analiz edip, az önce bahsettiğim 4 etkiyi tahmin etme imkanı sunan bir modele kısaca bir değinmek istiyorum, Ya da ilk olarak elde etmek istediğimiz sonucu söyleyip, istenilen etkiyi yaratacak bir ses düzeni de tasarlayabiliyorsunuz. Nihayet somut bir bilim elde ediyoruz. Ve ses düzeni tasarımı işine adımımızı atmış bulunuyoruz.

Müzik üzerine bir kelime. Var olan en güçlü ses müziktir, ve bazen oransızca yayılmış haldedirler. İki sebepten ötürü güçlüdür. Hemen tanırsınız. Ve kuvvetli bir şekilde bir şeylerle ilişkilendirirsiniz. İki örnek vereceğim. [The Beatles "A Hard Day's Night"]. Çoğunuz bunu hemen tanıdınız. Gençler problem yaşayabilir. [Gülüşmeler]. ["Jaws"ın ilk iki notası]. Ve birçoğunuz bunu bir şeyle bağdaştırmışsınızdır. Bunlar müzik adına bir iki örnekti. Müzik çok güçlüdür. Ve maalesef reklam amaçlı kullanılmaktadır, çoğu zaman da uygunsuzca. Umarım bu, önümüzdeki beş sene içerisinde değişecek.

Biraz markalardan bahsetmek istiyorum, çünkü aranızda marka sahibi olanlar var. Her marka kendi sesini yapmakta şu anda. Markanın sese kattığı sekiz tane anlam vardır. Bunların hepsi önemlidir. Ve her marka merkezde prensiplerine yer vermesi gerekir. Bunun şu an başlamış olduğunu söylemekten mutluluk duyuyorum. [Intel reklam müziği]. Hepiniz tanımışsınızdır bunu. [Nokia zil sesi]. Bu, dünyada en çok çalan melodi bugün. Günde 1.8 milyar kez çalmakta. Ve Nokia'ya herhangi bir maliyeti yok.

Sizi, işletmeci olanlarınızı, reklam müziğinin dört altın kuralı ile bırakmak istiyorum. İlk olarak, sesi uyumlu yapın, görsel iletişiminizle aynı yönde olsun. Bu, etkiyi yüzde 1100'ün üzerinde artıracaktır. Eğer müziğiniz zıt yönü işaret ediyorsa, uyumsuzsa, etkiyi yüzde 86 azaltır. Bu bir büyüklük sırasıdır, aşağı ya da yukarı. Bu önemli. İkinci olarak, duruma uygun hale getirin. Üçüncü olarak, onu değerli kılın. İnsanlara müzik eşliğinde bir şeyler verin. Onları sadece gereksiz şeylere boğmayın. Ve, son olarak, tekrar tekrar test edin. Ses karmaşıktır. Birçok karşı etkisi vardır. Onu bir spagetti kasesine benzetebiliriz: bazen ne olduğunu öğrenmek için yemek zorundasınızdır.

Umarım konuşmam bilincinizdeki sesi uyandırmıştır. Eğer bilinçli olarak dinlerseniz, etrafınızdaki sesleri kontrolünüz altına alabilirsiniz. Bu hem sağlığınız için hem de verimliliğiniz için önemlidir. Eğer hepimiz bunu yaparsak, "seslerin varolduğu" bir dünyada yaşıyor olacağız. Sizi biraz daha fazla kuş cıvıltılarıyla baş başa bırakıyorum. [Cıvıldayan kuşlar] En az beş dakika dinlemenizi tavsiye ediyorum, ama üst sınır yok. Bugün kulaklarınızı bana emanet ettiğiniz için teşekkür ederim. [Alkış]..

14 Ağustos 2011 Pazar

Spiral Dinamikleri



"The psychology of the mature human being is an unfolding, emergent, oscillating, spiraling process marked by progressive subordination of older, lower-order behavior systems to newer, higher-order systems as man's existential problems change."

Dr. Clare W. Graves


Saf

Yüzde yüz saf bir harika çocuk olmak istiyorum.
Çünkü yüzde yüz saf olan her şey kendinin aynıdır..
Ben de kendim gibi olmak istiyorum.

Oğuz Atay

Doğru

Önce doğruyu bilmek gerekir. Doğru bilinirse yanlış da bilinir ama önce yanlış bilinirse doğruya ulaşılamaz.

Farabî

~

Sahteliğin de doğruluk gibi tek bir yüzü olsa her şey daha kolay olurdu. O durumda yalancı ne söylediyse, tam tersini doğru kabul ederdik. Oysa gerçeğin zıttının, yüz binlerce yüzü ve sonsuz bir alanı vardır.

Michel de Montaigne

~

Cümleler doğrudur, sen doğru isen.
Doğruluk bulunmaz sen eğri isen.

Yunus Emre

Merak

Benim özel yeteneğim yok, sadece tutkulu bir meraklıyım.
Çok zeki olduğumdan değil, sorunlarla uğraşmaktan vazgeçmediğim için başarıyorum.

Hayalgücü herşeydir. Bilgiden daha değerlidir. Hayalgücünüz geleceğinizi belirler.

Başarılı olmak istiyorsanız, hatalarınızı üçe katlayın.
Hiç hata yapmayan insan yeni bir şey denememiş demektir.

Ben geleceği hiç düşünmem, ne de olsa gelecektir.

Hayatınızı değiştirmek istiyorsanız, önce kendinizi değiştirmelisiniz.

Albert Einstein

Puma ve Ayı

Puma ve Ayı
"Ayı" filminden bir sahne

Picasso olarak kalmak

Küçük bir çocukken annem bana şöyle demişti, 
eğer asker olursan general olacaksın, rahip olursan Papalığa yükseleceksin. 
Ama ben ressam oldum ve Picasso olarak kaldım.

Pablo Picasso


Ayna gibi

”Dağlarda koşan atlar bize özgürlüğü hatırlatır meselâ. Beyaz güvercin barışı. Tavşan yavrusu masumiyeti… Gerçekte vahşi atların kendilerini özgür hissettiklerini söyleyebilir miyiz? Rengi beyaz bile olsa erkek güvercinler dişileri için kavga etmez mi? “Masum” bir tavşan yavrusunu parçalayarak yutan “vahşi” kurt en az o tavşan kadar masum değil mi gerçekte? Tabiatları gereği hareket eden hayvanlar gerçekten suçlu olamayacaklarına göre bize bizden bir şeyler yansıtıyorlar aslında ayna gibi. İnanmıyorsanız cansız varlıklara bakın: “Yüce” dağlar, “çılgın” akarsular, “öfkeli” deniz… Dağlar, denizler ve balıklar kendilerini “güzel” bulacak kriterlere sahip değiller.  Bu güzelliği tasavvur edecek hayal gücü ve işleyecek sanatkârlık ise ne tavşanlarda ne de kuşlarda var.”
kaynak

Davranış

Koyunlar ne kadar yem yemiş olduklarını çobanlarına gidip göstermezler. 
Ama yedikleri yemi iyice sindirdikten sonra süt ve yün yaparlar. 
Sen de insanlara özlü düşünceler sayıp dökme. İyice sindirmişsen bunları davranışlarınla göster.

Epiktetos

Doğru

Önce doğruyu bilmek gerekir. Doğru bilinirse yanlış da bilinir ama önce yanlış bilinirse doğruya ulaşılamaz.

Farabî

Faytonlu Longa

Neveser Longa
İncesaz

Çarpıp geri dönüş

Sevdiğimiz zaman, aşk o kadar büyüktür ki; 
bir bütün olarak içimize sığmaz, sevdiğimiz insana doğru yayılır. 
Onda kendisini durduran, başlangıç noktasına geri dönmeye zorlayan bir yüzey bulur; 
işte karşımızdakinin hisleri dediğimiz şey, kendi sevgimizin çarpıp geri dönüşüdür; 
bizi gidişten daha fazla etkilemesinin, büyülemesinin sebebiyse, 
kendimizden çıktığını fark etmeyişimizdir.

Marcel Proust


Nihansın Dideden


Nihansin Dideden
Zeki Müren

Nihansın dideden ey mest-i nazım
Bana sensiz cihanda can ne lazım
Benim sensin felekde çaresazım
Bana sensiz cihanda can ne lazım

Sezadır matemim tutsa felekler
Bana insan değil ağlar melekler
Hevaya gitti hep bunca emekler
Bana sensiz cihanda can ne lazım

Uzun bir tartışma

Uzun bir tartışma her iki tarafın da haksız olduğunun delilidir.

Voltaire (1694-1778)

10 Ağustos 2011 Çarşamba

Uğur böceği, Karınca, Yaprak Biti

Uçuç böceği, karınca ve yaprak biti!
Microcosmos filminden

~

"Princeton'da lisans üstü okulda iken, bir kez onu çantamdan çıkanp sarmaşıkların üzerinde koşuşturan karıncaları inceledim ve çok etkilendim. Gördüğüm bir karınca ve bir yaprak biti idi. Karıncalar yaprak bitinin bakımını üstlenirler. Eğer üstünde oldukları bitki ölmekteyse, onu başka bir bitkiye ya da çiçeğe taşırlar. Karşılığında, balsuyu denilen, yarı sindirilmiş yaprak biti suyunu alırlar. Bunu babamın anlattıklarından biliyordum ancak hiç görmemiştim.

Yaprak biti gözümün önündeydi ve bir karınca gelerek bacaklarıyla yaprak bitine vurmaya başladı. Pat, pat, pat. Bu inanılmaz derecede eğlenceliydi! Birden yaprak bitinin arkasından sıvı boşaldı. Büyütülmüş olarak gördüğümden ve yüzey geriliminden dolayı, bana büyük, güzel, parlak bir balonu çağrıştırıyordu. Mikroskobum çok iyi olmadığından, mercekte olagelen renksel bozulumdan ötürü damlayı da biraz renkli görüyordum. Şahane bir şeydi!

Karınca bu topu iki ön bacağıyla kavradı, yaprak bitinden ayırdı, öylece tuttu. O boyutlarda hayat çok farklıdır. Suyu tutup kaldırabilirsiniz! Karıncaların muhtemelen ayaklarında yağımsı, bir şey var ve bununla suyun yüzey gerilimini bozmadan tutup kaldırabiliyor. Bundan sonra karınca ağzıyla yüzey gerilimini bozup damlayı sindirim sistemine gönderdi. Bütün bu olanları izlemek çok ilginçti!"

Richard P. Feynman
Eminim Şaka Yapıyorsunuz, Bay Feynman adlı kitaptan..

Çin Burçları

Efsaneye göre, yaratılıştan sonra Buddha tüm hayvanları çağırır ve toplanmalarını ister. Amacı onlarla astroloji hakkında görüşmektir. O kadar hayvan çeşitlerine rağmen sadece 12 tanesi Buddha’yla görüşmeyi uygun bulur ve yola koyulurlar. Ettikleri zahmeti onurlandırmak için Buddha her hayvana bütün 1 seneye onun adını vereceğine dair söz verir. Ve bu seneler her hayvanın yolda karşılaştığı olaylar esnasında sergilediği karakteristik özellikleri kapsayacaktır. Böylece bu senelerde doğan insanların kaderleri de etkilenmiş olacaktı. 

Seneler belirli periyodik bir döngüye göre dağıtıldı. Her 12 senenin sonrasında hayvanların hepsi kendilerine ait olan senelere sahip oldular, hem de senenin son gününe kadar.



  
Senelerin dağıtımı hayvanların buluşmaya geldikleri sıraya göre yapıldı. İlk sene fareye aitti, çünkü o ilk gelen hayvandı ve dağıtım yapıldığında ilk seslenenlerdendi. Daha sonra onu öküz, kaplan, tavşan ve diğerleri ve en son ise domuz takip etti. Domuz buluşmaya gitmek için bayağı tereddüt etmiş, daha sonra bu davranışından dolayı kendinden utanmış ve yola koyulmuştu. Bu yüzden en son gelen oydu.

Çin astrolojisindeki burçlar, batı astrolojisiyle karşılaştırıldığında, güneşin değil, tamamen ayın etkisinde bulunurlar. Hesaplama ay yıllarına göre yapılmaktadır. Her Çin yılı, kış döngüsünden sonraki ikinci ay doğuş gününde başlamaktadır. Bu yüzden bu senelerin, Avrupa zaman hesaplamasına bakıldığında, 21. Ocak ve 20. Şubat tarihleri arasına denk gelen değişken başlangıçları vardır.
  

   

12 burcu oluşturan 12 hayvan, altı çifte ayrılır. Bu ayrım, eski Çin toplumunun bütün arzu ve isteklerini ortaya koyuyor aslında. Örneğin fare ve boğa, bir çift oluştururlar. Fare zekâyı, boğa ise çalışkanlığı temsil eder. Zekâ, çalışkanlık olmadan kendi başına başarı getirmez. Çalışkanlık ise, zekâyla birleşmedikçe aptallığa dönüşür. Başarı ancak zekâ ve çalışkanlık bir arada olunca, söz konusu olacaktır.

Kaplan ve tavşan da bir ikili oluşturur. Kaplan cesaret ve gücü, tavşan ise dikkati temsil eder. Cesaret, dikkatten koptuğunda küstah olur. Dikkat, tek başına olunca da korkaklığı besler.

Bir başka örnek de at ve koyun ikilisi. At, hedefe doğru durmadan koşar. Koyun ise, uysallığın simgesidir. Eğer bir kişi etrafa bakmadan, çevresiyle uyum sağlamadan yalnızca kendi hedefine doğru koşarsa, çevresiyle mutlaka çatışır, sonuçta hedefine de ulaşamaz. Buna karşın ne pahasına olursa olsun yalnızca çevresine uymaya çalışırsa, hedef kaybolur.



ÇİN BURÇLARININ ÖZELLİKLERİ

Fare, genel anlamda cazibeli, atak, başarı odaklı, doğru ve direkt olarak tasvir edilir. Ayrıca yeteneklidir, eleştirir ve inatçıdır. Anlaştığı diğer burçlar öküz ve ejderhadır.  

Öküz, sabırlı, direnme gücü yüksek, sakin ve muhafazakar bir burçtur. Yeniliklere karşı çekingen davranır, çok çalışkan ve güçlüdür. Ona en uyumlu burçlar horoz ve faredir. 

Kaplan, cesaretli, özgürlüğüne düşkün, risk almayı seven ve duyarlıdır. Bağımsızlığını kuralsız düşünerek ve hareket ederek ifade eder. Anlaştığı diğer burçlar at, ejderha veya köpektir. 

Tavşan, hırslı, melankolik (hissî), çok konuşkan ve barışçıl bir burçtur. Güvene, korumaya çok önem verir ve biraz da korkaktır. Anlaştığı diğer burçlar keçi, köpek ve domuz. 

Ejderha adeta bir enerji paketi gibidir. Güce hedeflenmiş, atak ve oldukça kibirlidir. Bu hayvan doğu kültüründe şans ve gücü sembolize etmektedir. Ejderha burcu, ayrıca tutkulu, akıllı ve istekleriyle ilgili oldukça ölçüsüz bir burçtur. Anlaştığı diğer burçlar fare, yılan ve maymun.

Yılan burcu, kendi kendini çok eleştiren ve olayların derinine inen bir burçtur. Bu yüzden de genelde haklı olmayı ve tartışmaları sever. Doğu kültüründe bilge, zeki ve öngörülü olarak bilinir ve bu yüzden de çok sayılır. Uyumlu burçlar öküz ve horozdur. Kaplan’a dikkat etmesi gerekir. 

At, diğerlerine göre en çok ön planda olmayı ister. At, onların arasında adeta bir stardır. Kendini göstermeyi sever, güzel konuşur, ataktır ve şaşırtıcı özelliklere sahiptir. Bunun dışında da biraz kendini beğenmiş, yüzeysel ve hafif bencildir. İdeal burçlar keçi, kaplan ve köpektir. 

Keçi, varoluşuyla ilgili haksızlıklara gelemez ve bunlardan sürekli şikayetçidir. Oysa o sanatsal yeteneklere sahip ve çok alımlı bir burçtur. Bazen sebepsiz yere hoşnutsuz, moralsiz ve pesimist olur. Anlaştığı burçlar tavşan, domuz veya attır. 

Maymun, burçlar arasında en entelektüel olanıdır. O, bilgiye aç, kültürlü, eğitilmiş, kaşif, meraklı ve esprilidir. Çevresindeki insanlarla ilişkileri bazen çok yüzeysel ve güvensiz olabilir. İdeal burçlar ejderha ve faredir. 

Horoz, çok açık ve dürüst, ayrıca çok çalışkandır. Elinden her iş gelir. Bunun dışında ise bencil ve kendini beğenmiş bir burçtur. Uyumlu burçlar öküz, yılan ve ejderhadır. 

Köpek burcu, sadık, dürüst, sorumluluk sahibi ve güvenilir olarak tasvir edilir. Ancak bu özelliklerinin yanında içine kapanık, pesimist ve oldukça kuşkuludur. Anlaştığı burçlar at, kaplan ve tavşan. 

Domuz burcunun olumlu özellikleri gerçek sevgide, yardım severliğinde ve çok yönlülüğünde gizlenmiştir. Negatif yönleri ise düzensiz ve bazen de çok saf olmasıdır. Anlaştığı burçlar tavşan veya keçi.