Bu iki kavram hakkındaki saptamalarımız şöyle sıralanabilir: Sağ ve sol kavramlarının kavramsal alanlarını tam olarak ortaya koyabilmek için mitolojiden astrofiziğe ve kozmolojiye kadar birçok bilim dalından yararlanmak gerekmektedir. En ilkelden en gelişmişine kadar birçok toplumda, önemli bir kültürel ayrımın öğeleri durumunda olan sağ ve sol kavramları, bu işlevleri dolayısıyla birçok dil için “önemli” ve “belirleyici” kavram durumundadır. Mitsel ve / veya dinsel bilgilerle yüklü olan sağ ve sol kavramları arasında bir karşıtlık ilişkisi vardır ve bu iki kavram, insanbilim, din, halkbilim, siyaset ve ekonomi alanlarında ve bu arada biyolojik alanlarda yapılan açıklamalar için de birer anahtardır. Birer anahtar, birer ölçüt olmaları, onları birer “değer” olarak almamızı da gerekli kılar. Bu değerler (“hayırlanabilme” ya da “yanlışlanabilme” olasılığını da göz önünde bulundurarak), oldukça öznel bir yaklaşımla, siyaset ve ekonomi dışındaki alanlar için “sağ”ın “iyi; “sol”un bazan doğrudan, bazan dolaylı olarak “kötü” olduğu üzerine temellenir. Nesnel bir yaklaşımda ise bu kavramların bütün sözlüksel anlamları anlamsızlaşır, kavramların içi boşalır. Çünkü, bu kavramlara bu anlamsal değerleri veren insandır, insanın bakış açılarıdır. Evrenin uzak bir köşesinden, neyin sağda veya solda olduğunu saptamak olanaksız olduğu gibi, neyin “iyi” veya “kötü” olduğunu belirlemek de güçleşir. Bu yargı en fazla olarak siyasal ve ekonomik alanlardaki ayrımda doğrulanabilir. Çünkü bu alanlarda neyin “iyi” olduğu zamana ve koşullara göre değişir. Bu iki kavram içinde asıl olan sağdır. Başka bir anlatımla sağ “iyi”yi simgelediği için sol “kötü”yü simgeler. Kültürel anlamda solun niçin “kötü”yü simgelediğinin yanıtı budur. Ancak sağın niçin “iyi”yi simgelediğine, akılcı ve bilimsel bir yanıt bulmak şu aşamada olanaksız ve bu yüzden de bu kavramın bu değeri simgelemesi rastlantısal görünüyor. Bu nedensel açıklanamazlık, belki de Wittgenstein’in dediği gibi (Soykan: 1995, 19), dünyaya, dünya dışından tanrısal bir bakışla bakamayışımızdan, zihnimizin sorguladığımız kavramlara yapışık olmasından kaynaklanmaktadır.
http://turkoloji.cu.edu.tr/YENI%20TURK%2
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder