Loading

18 Temmuz 2011 Pazartesi

Benim inşallah!

Nasrettin Hoca gece yatmadan önce karısına:
- Sabah eğer hava yağmurlu olursa oduna, açık olursa çifte gideceğim, deyince karısı ona:
- Efendi, inşallah de!.. diye karşılık vermiş. Hoca:
- İnşallah demeye ne lüzum var karıcığım. Hava ya açık olacak, ya da kapalı. Bundan başka yol var mı?
cevabını vermiş. Sabah olmuş, bakmış ki Hoca hava yağmurlu. Odun kesmek için erkenden evden çıkarak ormanın yolunu tutturmuş. Yolda giderken birtakım askerlere rastlamış. Bu askerlerden biri kendisine:
- Beri gel dayı. Filan kasabanın yolu nerededir?
diye sormuş. Hoca aldırış etmeyerek dalgın bir halde askerlere omuz silkerek:
- Bilmem!
demiş. Sert yapılı ve yol yürümekten bitkin olan atlı askerler Hoca'nın bu cevabı üzerine kızmışlar. İçlerinden biri atından yere atlayarak Hoca'ya bir tokat yapıştırmış ve:
- Düş önümüze bakalım. Bizi o kasabaya götür, yol göster.
diye Hoca'yı öne geçirmişler. Askerler at sırtında, Hoca ise yayan koşturmaya başlamış. Yağmurda yaşta onları istedikleri yere ulaştırmış. Kendisi de yine yaya olarak Akşehir'deki evine gece yarısı gelebilmiş. Yorgunluk ve bitkinlikten evinin kapısını zorlukla çalmış. Gece yarısı evin kapısının hızlı hızlı çalınması üzerine karısı uyanarak pencereden dışarı:
- Kimdir o!..
diye seslenmiş. Hoca bitkin ve hasta bir sesle:
- Aç karıcığım. Benim inşallah!.. demiş.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder