Uzun boylu, sarışın, ağzının hizasına kadar favorili bir genç uzaktan işaretler ederek bizim masamıza geldi.
"Kürk Mantolu Madonna'yı selamlarım!" diyerek Maria'nın başını ellerinin arasına aldı; evvela alnından, sonra yanaklanndan öptü.
Gözlerimi yere diktim ve bekledim. Şundan bundan konuştular. Aynı sergide resim teşhir ettikleri anlaşılıyordu. Nihayet delikanlı Maria'nın elini şiddetle sıkıp salladıktan ve bana: "Allahaısmarladık, genç efendi!" diye, herhalde sanatkar usulü bir selam verdikten sonra uzaklaştı.
Hâlâ önüme bakıyordum. Kadın:
"Ne düşünüyorsun?" diye sordu.
"Bana "sen" dediniz, farkında mısınız?"
"Evet... İstemiyor musunuz?"
"Ne demek? Teşekkür ederim!"
"Of! O kadar çok teşekkür ediyorsunuz ki!"
"Biz şarklılar çok kibar insanlarızdır... Ne düşünüyordum biliyor musunuz? O adam sizi öptü ve ben hiç kıskanmadım."
"Sahi mi?"
"Ve niçin kıskanmadığımı merak ediyorum!"
...
Nihayet, yüzüme doğru eğildi, gözlerini kaldırıma dikti ve fısıltı gibi bir sesle fakat çabuk çabuk:
"Demek beni kıskanmıyorsunuz ha?" dedi. "Beni sahiden bu kadar çok mu seviyorsun?" Birdenbire gözlerini kaldırdı ve merakla yüzüme bakmaya başladı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder