Loading

26 Haziran 2011 Pazar

10. Boyutu Anlamak


10. BOYUTU ANLAMAK

Sicim teorisinde fizikçiler bize evrenimizi oluşturan atomdan küçük parçacıkların çok küçük süper-sicimler tarafından on uzaysal boyut (buna ek olarak on birinci boyut olan zaman) içinde oluşturulduğunu söyler. Sıradan bir insan dört boyut olduğu düşüncesini anlayabilir. Ancak nasıl onuncu boyutu hayal edebiliriz? Onuncu Boyutu Anlamak.. www.tenthdimension.com adresinde birtakım canlandırma anlatım ve ses efektleri ile beraber kitabın birinci bölümündeki bazı temel kavramları anlatan Flash ile hazırlanmış bir sürüm mevcuttur. Anlatılan düşünceler Rob Bryanton tarafından yazılan “Imagining the Tenth Dimension: a new way of thinking about time space and string theory” isimli kitaptan alınmıştır. 

Aşağıda bu canlandırmalarda kullanılan anlatımın metni bulunmaktadır:

 Bir nokta ile başlıyoruz. Geometriden bildiğimiz nokta olarak kendisi bir büyüklüğe ve boyuta sahip değildir. Sadece bir sistemdeki yeri belirten hayali bir düşüncedir. 
---> 0. Bir nokta (boyutsuz) 

 Bir ikinci nokta bir başka yeri belirtmek için kullanılabilir ancak o da belirsiz bir büyüklüğe sahiptir. İlk boyutu oluşturmak için tek ihtiyacımız olan herhangi iki noktayı birleştiren bir doğrudur. Bir boyutlu nesne sadece uzunluğa sahiptir genişlik veya derinliği yoktur. 
---> 1. Birinci Boyut – Bir Doğru 

 Eğer birinci boyutsal doğrumuzu alır ve bunu kesen bir ikinci doğru çizersek ikinci boyuta geçmiş oluruz. Oluşturduğumuz nesne bir uzunluk ve genişliğe sahiptir, ancak derinliği yoktur. Daha yüksek boyutları hayal etmemize yardımcı olması için ikinci boyutsal nesnemizi tanımlarken ilkinden ayrılmış bir ikinci doğru düşünüyoruz. Şimdi, “Düzlemgiller” isminde iki boyutlu bir yaşam formu düşünün. Kendi iki boyutlu dünyasında yaşayan bu Düzlemgiller nasıl bir şeye benzerdi? İki boyutlu bir yaratık sadece uzunluk ve genişliğe sahiptir, bir oyun kartının üstündeki krallık temsilcileri gibi. Şunu hayal edin: Bir Düzlemgil sindirim sistemine sahip olamazdı çünkü ağızlarından başlayıp aşağıda son bulan yemek borusu kendilerini ikiye bölerdi! Ayrıca bizim üç boyutlu dünyamızı görmeye çalışan bir Düzlemgil şekilleri sadece iki boyutlu kesitler halinde anlardı. Örneğin Düzlemgillerin dünyasından geçen bir balon, önce küçük bir nokta olarak başlar sonra anlaşılmayan bir şekilde büyüyen içi boş bir daire olur ve belli bir büyüklüğe ulaşır, ardından varlığını sonlandırmadan önce tekrar bir noktaya küçülürdü. Son olarak biz üç boyutlu insanlar Düzlemgiller’e çok garip görünürdük. 
---> 2. İkinci Boyut – Bir Ayrım

 Üçüncü boyutu düşünmek bizim için en kolay olanı çünkü hayatımızın her anı üç boyutlu olarak devam etmektedir. Üç boyutlu bir nesne bir uzunluk, genişlik ve yüksekliğe sahiptir. Fakat biz üçüncü boyutu tanımlamak için farklı bir yol göstereceğiz. Eğer masada duran bir gazete üstünde yürüyen bir karınca düşünürsek bu karıncanın düz olan iki boyutlu bir gazete dünyasında yürüyen bir Düzlemgil olduğunu hayal edebiliriz. Eğer bu gazeteyi ortadan ikiye katlarsak Düzlemgil karıncamız için kendi iki boyutlu dünyasında bir yerden büyülü bir şekilde kaybolup bir başkasına geçebilme yolu oluştururuz. Bunu iki boyutlu bir nesneyi alıp bir üstteki boyuta doğru katladığımızı -ki burada üçüncü boyut oluyor- hayal ederek anlayabilirsiniz. Bir kez daha yüksek boyutları hayal etmemiz için üçüncü boyutu şu şekilde düşünmemiz daha uygun olacaktır: üçüncü boyut bir aşağıdaki boyutta bir noktadan bir başkasına atlamak için yaptığınız katlamadır. 
---> 3. Üçüncü Boyut – Bir Kat

 Evet, ilk üç boyut şu kelimelerle tanımlanabilir: “uzunluk, genişlik ve derinlik”. Dördüncü boyuta kelime olarak ne atayacağız? Cevaplardan biri “süre” olabilir. Eğer kendimizin 10 dk. önceki halini düşünüp ardından şu anki halimizi düşünürsek 10 dk. önceki halimiz ile şu anki halimiz arasında çizeceğimiz doğru, dördüncü boyuttaki bir doğru olabilir. Eğer vücudunuzu dördüncü boyutta görseydiniz dalgalanan bir yılan gibi olurdu, embriyonik biz bir uçta, ölmüş olan bizse diğer uçta. Ancak üçüncü boyutta bir andan diğer ana yaşadığımız için iki boyutlu Düzlemgillerimiz gibi oluruz. Aynen Düzlemgilin bir üst boyuttaki nesnelerin kesitlerini görebildiği gibi, üç boyutlu yaratıklar olan biz dördüncü boyuttaki kendimizin üç boyutlu kesitini görebiliriz. 
---> 4. Dördüncü Boyut – Bir Doğru

 Bir boyutun bir diğeri üzerine yığılmasının en şaşırtıcı yanlarından biri, bir aşağıdaki boyutta bizim üst boyutlardaki hareketlerimizin farkında olmamamızdır. İşte basit bir örnek: Eğer bir Mobius şeridi yaparsak; bir gazete şeridi alın, bir kez bükün, sonlarını birleştirin, uzunlamasına bir doğru çizin. Doğrumuz sonuçta yine kendisiyle buluşmadan kağıdın her iki tarafında da olacaktır. Şaşılacak bir şekilde, şeridin bir tarafı varmış ve iki boyutlu bir nesnenin gösterimiymiş gibi olmaktadır. Bu da şu anlama gelir: Bu şeridin üstünde, bizim çizdiğimiz doğruda yol alan iki boyutlu bir Düzlemgil ikinci boyuttan ayrıldığının farkına bile varmadan başladığı yere geri dönecektir. Gerçekte ise, düz bir doğruda yürüyor gibi hissetse de kendisi üçüncü boyutta takla atıyor ve bükülüyordur. Dördüncü boyut olan zaman bize geçmişten geleceğe doğru giden düz bir doğru gibi gelir. Ancak bu düz doğru, aynen Möbius şeridindeki gibi aslında bir üstteki boyutta bükülüp dönmektedir. Böylece bu dalgalanan uzun yılan bize herhangi bir zamanda dördüncü boyuttaki düz doğru gibi gelse de aslında kendisi beşinci boyuttaki her hangi bir zamanda kollara ayrılan yollar yığını gibidir. Bu kolları etkileyenler; bizim seçimlerimiz, şans ve diğerlerinin hareketleridir. Kuantum fizikçileri bize dünyamızı oluşturan atomdan küçük parçacıkların gözlem kanununa göre (Ç.N.: ne olduğunu çok bilmediğim bu terimi gözlem kanunu olarak çevirdim düzeltilmesi gerekiyor olabilir) dalga fonksiyon ihtimallerinin yığılmasıyla oluştuğunu söyler. Kendimiz için çizdiğimiz bu resimde, her birimizin beşinci boyutta bulunan belirsiz muhtemel gelecek dalga fonksiyonlarının bizim zaman olarak tecrübe ettiğimizi dört boyutlu doğruya yığıldığını görmeye başlıyoruz. 
---> 5. Beşinci Boyut – Bir Ayrım

 Çocukluğunuza geri dönüp kendinizi görmek isteseydiniz ne olurdu? Dördüncü boyutu beşinciye doğru katlayarak zaman ve uzay içerisinde geriye doğru atlamayı hayal edebiliriz. Fakat ya eğer örneğin sizi şu anda zengin ve meşhur edebilecek, çocukluğunuzda yapmış olabileceğiniz müthiş bir buluşun olduğu dünyaya gitmek isterseniz ne olur? Dördüncü boyuttaki kendimizi, şu anki zamandan beşinci boyuta doğru kollara ayrılıyor gibi hayal edebiliriz, ancak buradan nereye giderseniz gidin “müthiş çocuk mucit” zaman çizgisi sizin şu anki zamanınızdaki mevcut seçenekler arasında yoktur. Oraya buradan gidemezsiniz. Ne kadar seçim, şans ve diğerlerinin etkisi işe katılsa bile bu mümkün değildir. O dünyaya gidebilmeniz için iki yol vardır. Birincisi zamanda geriye gitmek, bir şekilde yapacağınız icada neden olacak olayları tetiklemek, daha sonra beşinci boyuta geri dönerek sonuçlanabilecek yeni dünya ihtimallerini görmektir. Ancak bu uzun yoldur. Kısa yol ise beşinci boyutu altıncı boyuta katlayarak böylece derhal şimdiki durumunuzdan başka bir beşinci boyut çizgisine atlamaktır. 
---> 6. Altıncı Boyut – Bir Kat

 Dördüncü boyutu tanımlarken bir aşağıdaki boyutu alıp tek bir nokta gibi anladığımızı hayal ettik. Dördüncü boyut evrendeki bir dakika öncesini şu anki zamanla birleştiren bir doğrudur. Veya büyük resmi düşünecek olursak, dördüncü boyutun büyük patlama (big bang) ile evrenimizin muhtemel sonunu birleştiren bir doğru olduğunu da söyleyebiliriz. Yedinci boyuta girerken, bütün altıncı boyut doğrusunu tek bir nokta gibi hayal etmek üzereyiz. Bunu yapmak için büyük patlama ile başlayarak evrenimizin muhtemel olan tüm sonlarını birleştiren muhtemel zaman çizgilerini hayal ederek, sıklıkla ima ettiğimiz bir kavram olan sonsuzluk gibi bütün hepsine tek bir nokta muamelesi yapmaktır. Böylece, bizim için yedinci boyuttaki bir nokta büyük patlamadan beri olmuş veya olacak olan muhtemel tüm zaman çizgilerini içeren sonsuzluk olacaktır. 
---> 7. Yedinci Boyut – Bir Doğru

 Yedinci boyuttaki bir noktayı sonsuzluk olarak tanımlarken sadece resmin bir parçasını hayal ediyoruz. Eğer yedi boyutlu bir doğru çiziyorsak, yedinci boyuttaki farklı bir noktanın ne olabileceğini hayal etmemiz lazım. Çünkü doğrumuz bu farklı noktayla birleşecektir. Ancak ortada sonsuzluktan daha fazla ne olabilir? Cevap kendi büyük patlamamızdan farklı olarak başka başlangıç şartları ile oluşmuş tamamen farklı sonsuzlukların olabileceğidir. Farklı başlangıç şartları yer çekimi, ışığın hızı gibi temel fizik kanunlarının bizimkiyle aynı olmadığı başka evrenler oluşturabilir. Böylece bu yeni evrenlerin başlangıçlarından muhtemel sonlarına kadar olan tüm muhtemel zaman çizgileri bizimkinden farklı olan bir sonsuzluk oluşturacaktır. Yedinci boyutta çizeceğimiz bir doğru bu sonsuzluklarından birini diğerine bağlayacaktır. Bu noktada önem taşıyan şey, yedinci boyuttaki bu doğrudan bir başka ayrılmış olan sonsuzluğa, bir başka doğru çizdiğimizde sekizinci boyuta geçmiş oluruz. 
---> 8. Sekizinci Boyut – Bir Ayrım

 Daha önce keşfettiğimiz üzere bir boyuttaki bir noktadan diğer bir başkasına atlamak için basitçe bir üstteki boyuta katlama yapıyorduk. Eğer gazete üzerindeki karıncamız bizim Düzlemgilimiz ise, onun iki boyutlu dünyasını üç boyutlu olana katlamak kendisinin sihirli bir şekilde bir yerden kaybolarak diğer bir yerde ortaya çıkmasını sağlar. Dokuzuncu boyutu düşünürken aynı kural geçerlidir. Eğer sekiz boyutlu bir doğrudan bir diğerine atlıyor olsaydık, bunun nedeni dokuzuncu boyuta doğru katlama yapabilmemiz olurdu. 
---> 9. Dokuzuncu Boyut – Bir Kat

 Birinci boyutu konuşmadan önce, ilk olarak geometrik olarak nokta kavramı olan sıfır boyut ile başladık. Nokta bir sistemde bir yeri gösterir ve her nokta belirsiz büyüklüğe sahiptir. İlk boyut böylece bu iki noktayı alır ve bir doğru ile birleştirir. Dördüncü boyutu hayal ettiğimizde, tüm üç boyutlu uzayı özel bir durum olan tek bir nokta olarak düşündük ve dört boyutlu bir doğru çizerken başka bir özel durumlu noktayı kullandık. Bu çizdiğimiz doğruya ise zaman dedik. Daha sonra yedinci boyutta, büyük patlamamız ile oluşmuş olabilecek muhtemel tüm zaman çizgilerini tek bir nokta gibi düşündük ve bir doğru çizmek için tamamen farklı bir evrene ait muhtemel tüm zaman çizgilerinden oluşan başka bir nokta kullandık. Şimdi onuncu boyuta girerken, tüm muhtemel evrenlerden oluşmuş olabilecek tüm muhtemel zaman çizgileri için tüm kolları düşünecek ve bunları onuncu boyutta bir noktaymış gibi hayal edeceğiz. Vay! Şimdiye kadar iyiydi. Ancak şu anda bir yol tıkanmasındayız: Eğer döngüye uyarak onuncu boyutu bir doğru olarak düşüneceksek ortada doğruyu birleştirebileceğimiz başka bir nokta olması gerekir. Ancak gidecek başka bir yer kalmadı! Zamanla onuncu boyutta tüm muhtemel evrenler için tüm muhtemel zaman çizgilerini düşündüğümüzden yolculuğumuz tamamlanmış gibi görünüyor. Sicim Teorisinde fizikçiler bize, onuncu boyuttaki titreşen süper-sicimlerin evrenimizi ve diğer muhtemel tüm evrenleri oluşturan atomdan küçük parçacıklar olduğunu söylerler. Diğer bir deyişle, onuncu boyutta tüm ihtimaller bulunur. Bu da zaten bizim kendimiz için bir diğerinin üstünde inşa edilmiş onuncu boyut kavramı gibi görünmektedir.
---> 10. Onuncu Boyut – Bir Nokta?