Varoluş Dalgaları
Gelişim psikolojisi zihnin büyümesinin ve gelişmesinin araştırılmasıdır -içsel gelişmenin ve bilincin evriminin araştırılması. Öyleyse soralım: Gelişim psikolojisi bu sorunu aydınlatabilir mi?
Gelişim araştırmalarının bugünkü durumunda en çarpıcı şeylerden biri, örneklerinin çoğunun geniş çizgileriyle birbirine benzemesidir. Integral Psychology'de (Entegral Psikoloji) yüzü aşkın farklı araştırmacının sonuçlarını gerçekten de bir araya getirdim, onlardan biri durumu şöyle özetliyordu: " [bütün bu teorisyenlerde] birbirini izleyen evreler ortak bir gelişim uzamının karşısına dizilebilir. Belirtilen dizilimin uyumu [bu] teorilerde bir uzlaşmayı akla getirmektedir..."
Clare Graves'ten Abraham Maslow'a, Deirdre Kramer'den Jan Sinnott'a, Jürgen Habermas'tan Chenryl Armon'a, Kurt Fischer'dan Jenny Wade'e, Robert Kegan'dan Susanne Cook-Greuter'a kadar bilincin evriminin öyküsü dikkati çekecek denli tutarlıdır. Düzinelerce görüş ayrılığı ve birbiriyle çatışan yüzlerce ayrıntı vardır. Ama genel olarak hepsi, zihnin, gözler önüne serilen bir dizi evre ya da dalga olarak büyümesi ve gelişmesiyle ilgili aynı öyküyü anlatmaktadır.
Eleştirmenler tarafından çizilmiş bu gelişim şemalarının birkaçı katı, doğrusal (lineer), ağzına at ve çiğne tarzında modellerdir. Gelişme doğrusal bir merdiven değil, spiralleri, çevrintileri, akıntıları ve dalgalarıyla -hemen hemen sonsuz sayıdaki çok yönlü örneklemelerde ortaya çıktığı üzere- akıcı ve akan bir iştir. günümüzün karmaşık gelişim teorilerinin birçoğu bunu göz önünde tutmaktadır ve -daha da önemlisi- önemli araştırmalarla desteklemektedir.
Örnek olarak bunlardan birini vereyim. Clare Graves'in öncü çalışmasını temel alan bu modele Spiral Dinamik adı verilir. Graves insan gelişimi konusunda, daha sonraki araştırmaların kanıtlarla çürütemediği, onayladığı ve üzerinde işlemler yaptığı kapsamlı ve üstün bir sistem önermiştir. "Benim önerdiğim şey, özet olarak, olgun bir insanın psikolojisinin gözler önüne serilen, meydana çıkan, salınım yapan, spiral çizen bir süreç olduğudur. Bireyin varoluş sorunları değişirken, daha eski, daha alt düzendeki davranış sisteminin daha yeniye, daha üst düzeyde sistemlere giderek boyun eğmesi buna işaret etmektedir. Birbiri ardına gelen her evre, dalga ya da varoluş düzeyi, insanların, varlığın diğer durumlarına giden yolda geçtikleri bir durumdur. İnsan varoluşun bir durumuna merkezlendiğinde, bu duruma özgü bir psikolojisi vardır. Onun duyguları, güdüleri, etiği ve değerleri, biyokimyası, nörolojik harekete geçme derecesi, öğrenme sistemi, inanç sistemleri, akıl sağlığı kavramı, akıl hastalığının ne olduğuna ve nasıl tedavi edilmesi gerektiğine dair düşünceleri ve yönetim, eğitim, ekonomi konusundaki düşünceleri ve tercihleri, politik teorileri ve uygulamalarının hepsi bu duruma uygundur."
Birazdan göreceğimiz gibi Graves, "insanın varoluşunun" belli başlı sekiz "düzeyini ya da dalgasını" özetliyordu. Ama unutulmamalıdır ki, -Abraham Maslow'dan Jan Loevinger'e, Rosert Kegan'dan Clare Graves'e kadar- bu evre kavramlarının hepsi çok sayıda araştırmaya ve veriye dayanır. Bunlar basit birer kavramsal düşünce ya da sevilen birer teori değildir, dikkatle gözden geçirilmiş büyük ölçüde her noktada kanıta dayanırlar. Aslında evre modellerinin birçoğu birinci, ikinci ve üçüncü dünya ülkelerinde dikkatle gözden geçirilmiştir. Aynı şey Graves'in modeli için de doğrudur; bugüne kadar dünyanın her yerinde elli bini aşkın kişide denenmiştir ve genel şemada belli başlı bir istisna bulunmamıştır.
Kuşkusuz bu, bu şemaların hiçbirinin bütün öyküyü ya da öykünün çoğunu anlatmadığı anlamına gelmez. Onlar sadece, büyük Hayat Nehri'nin yer yer çekilmiş enstantane fotoğraflarıdır ve Nehre bu belli açıdan bakıldığında hepsi yararlıdır. Bu, diğer fotoğrafların da aynı şekilde yararlı olmasını önlemez, daha sonraki araştırmalarda bu fotoğrafların üzerinde çalışılmayacağı anlamına da gelmez. Bu, insanın entegral bir kapsama ulaşmak amacıyla verdiği mücadeleyi anlamak için gösterilen herhangi bir çabanın bu araştırmaları göz önünde tutması gerektiği anlamına gelir.
Ken Wilber, Her Şeyin Teorisi, sf 20-22...
Gelişim araştırmalarının bugünkü durumunda en çarpıcı şeylerden biri, örneklerinin çoğunun geniş çizgileriyle birbirine benzemesidir. Integral Psychology'de (Entegral Psikoloji) yüzü aşkın farklı araştırmacının sonuçlarını gerçekten de bir araya getirdim, onlardan biri durumu şöyle özetliyordu: " [bütün bu teorisyenlerde] birbirini izleyen evreler ortak bir gelişim uzamının karşısına dizilebilir. Belirtilen dizilimin uyumu [bu] teorilerde bir uzlaşmayı akla getirmektedir..."
Clare Graves'ten Abraham Maslow'a, Deirdre Kramer'den Jan Sinnott'a, Jürgen Habermas'tan Chenryl Armon'a, Kurt Fischer'dan Jenny Wade'e, Robert Kegan'dan Susanne Cook-Greuter'a kadar bilincin evriminin öyküsü dikkati çekecek denli tutarlıdır. Düzinelerce görüş ayrılığı ve birbiriyle çatışan yüzlerce ayrıntı vardır. Ama genel olarak hepsi, zihnin, gözler önüne serilen bir dizi evre ya da dalga olarak büyümesi ve gelişmesiyle ilgili aynı öyküyü anlatmaktadır.
Eleştirmenler tarafından çizilmiş bu gelişim şemalarının birkaçı katı, doğrusal (lineer), ağzına at ve çiğne tarzında modellerdir. Gelişme doğrusal bir merdiven değil, spiralleri, çevrintileri, akıntıları ve dalgalarıyla -hemen hemen sonsuz sayıdaki çok yönlü örneklemelerde ortaya çıktığı üzere- akıcı ve akan bir iştir. günümüzün karmaşık gelişim teorilerinin birçoğu bunu göz önünde tutmaktadır ve -daha da önemlisi- önemli araştırmalarla desteklemektedir.
Örnek olarak bunlardan birini vereyim. Clare Graves'in öncü çalışmasını temel alan bu modele Spiral Dinamik adı verilir. Graves insan gelişimi konusunda, daha sonraki araştırmaların kanıtlarla çürütemediği, onayladığı ve üzerinde işlemler yaptığı kapsamlı ve üstün bir sistem önermiştir. "Benim önerdiğim şey, özet olarak, olgun bir insanın psikolojisinin gözler önüne serilen, meydana çıkan, salınım yapan, spiral çizen bir süreç olduğudur. Bireyin varoluş sorunları değişirken, daha eski, daha alt düzendeki davranış sisteminin daha yeniye, daha üst düzeyde sistemlere giderek boyun eğmesi buna işaret etmektedir. Birbiri ardına gelen her evre, dalga ya da varoluş düzeyi, insanların, varlığın diğer durumlarına giden yolda geçtikleri bir durumdur. İnsan varoluşun bir durumuna merkezlendiğinde, bu duruma özgü bir psikolojisi vardır. Onun duyguları, güdüleri, etiği ve değerleri, biyokimyası, nörolojik harekete geçme derecesi, öğrenme sistemi, inanç sistemleri, akıl sağlığı kavramı, akıl hastalığının ne olduğuna ve nasıl tedavi edilmesi gerektiğine dair düşünceleri ve yönetim, eğitim, ekonomi konusundaki düşünceleri ve tercihleri, politik teorileri ve uygulamalarının hepsi bu duruma uygundur."
Birazdan göreceğimiz gibi Graves, "insanın varoluşunun" belli başlı sekiz "düzeyini ya da dalgasını" özetliyordu. Ama unutulmamalıdır ki, -Abraham Maslow'dan Jan Loevinger'e, Rosert Kegan'dan Clare Graves'e kadar- bu evre kavramlarının hepsi çok sayıda araştırmaya ve veriye dayanır. Bunlar basit birer kavramsal düşünce ya da sevilen birer teori değildir, dikkatle gözden geçirilmiş büyük ölçüde her noktada kanıta dayanırlar. Aslında evre modellerinin birçoğu birinci, ikinci ve üçüncü dünya ülkelerinde dikkatle gözden geçirilmiştir. Aynı şey Graves'in modeli için de doğrudur; bugüne kadar dünyanın her yerinde elli bini aşkın kişide denenmiştir ve genel şemada belli başlı bir istisna bulunmamıştır.
Kuşkusuz bu, bu şemaların hiçbirinin bütün öyküyü ya da öykünün çoğunu anlatmadığı anlamına gelmez. Onlar sadece, büyük Hayat Nehri'nin yer yer çekilmiş enstantane fotoğraflarıdır ve Nehre bu belli açıdan bakıldığında hepsi yararlıdır. Bu, diğer fotoğrafların da aynı şekilde yararlı olmasını önlemez, daha sonraki araştırmalarda bu fotoğrafların üzerinde çalışılmayacağı anlamına da gelmez. Bu, insanın entegral bir kapsama ulaşmak amacıyla verdiği mücadeleyi anlamak için gösterilen herhangi bir çabanın bu araştırmaları göz önünde tutması gerektiği anlamına gelir.
Ken Wilber, Her Şeyin Teorisi, sf 20-22...
~
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder