Yetersiz olma durumu bir şeyi başarmak için gerekli olan şeylere (güç, yetenek, azim, inanç gibi) sahip olamama durumunu anlatır. Çok çok istemek ama kifayetsiz kalmaktır. Bu bazen hep vardır, bazen belli durumlar karşısında oluşur, bazen de aslında hep var olanı yeni meydana çıkmış sanar şaşırırız. Hep var olan yetersiz olma durumunu fark etmeyebiliriz, ta ki bir işimizi engelleyene kadar. Belki belli belirsiz hissederiz ama baş edilmesi gereken gerçek bir durumla karşılaşana kadar önemsemeyiz bu geçmişten gelen, bizi her yerde takip eden yetersiz olma durumunu. Az çok idare edilebilecek gibidir çünkü. Engellenen iş henüz hayatî değildir. Üstü kapatılır. Başka konularla ilgilenilir, zaten sürekli olarak ilgilenilmesi gereken bir konu bulunur. Ve bütün bunlar fark edilmeden/bilinçsizce yapılır. Zaman içinde bunlar birikir, başka konularla ilgilenme savunmaları bir işe yaramamaya başlar, durumdan kaçılamamaya başlar ya da karşımıza baş edilmesi son derece zor olan ağır bir yas çıkabilir. O zaman bu geçmişten gelen, bizi takip eden yetersiz olma durumu işimizi daha da zorlaştırır. Istırabımızı daha da artırır. Çünkü şimdi geldiğimiz yetişkinlik noktasında o acı ile karşılaşacak ve mücadele edecek donanımda değilizdir. Çünkü bu yetersiz olma durumunun üstünde daha önce durmamışızdır. Bunun nereden kaynaklandığına ve nelerin, hangi çatışmaların, hangi korkuların, hangi terör ve hangi "içselleştirilmiş kötü nesnelerin" bizi arzularımızı sahiplenen ve isteklerimizin arkasında durabilen "yeterli ve kifayetli" bir yetişkin olmaktan alıkoyduğuna bakmamışızdır. Ve aynı zamanda kayıpla mücadele edebilmekten de...
Psikanalizin amacı dayanılmaz hale gelmiş bütün acıları azaltmaktır. Bu dayanılmaz acıları azaltmanın yolu geçmişe, mümkün olan en erkene bakmaktan geçer. Bu yetersizlikleri fark ettiğimizde geçmişe bakmayı ne kadar erken ve ne kadar derin yaparsak yeni acılarla baş etmede işimiz o kadar kolaylaşır.
Psikanaliz diğer yandan "unutmama"yı sağlar. Bizim için önemli olan her anının, her arzunun ve her korkunun izini sürmeyi ve bırakmamayı beraberinde getirir. Bunların psişe içine belli bir bütünlük ve anlam içinde yerleşmesine ve sağlamlaşmasına olanak tanır. Yetişkince sahiplenildikten sonra gerçekleşmese bile bütün arzularımıza ne engel olursa olsun sahip çıkmamızı sağlar. Ve gerçek bir kayıp bile olsa o kaybedilenin değerinin sonsuza kadar sürmesine izin verir...
İrem Anlı
'Psikanalize Giriş' kitabının önsözü..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder