Loading

17 Temmuz 2012 Salı

Öncesi ve Üstü

"Öyleyse narsisizmin bir kaynağı, büyüme ve evrimin gerçekleşmemesidir. Özellikle egosantrikten etnosantrike olan zorlu büyümede, farkındalığın bu geçişi reddeden nitelikleri, toplumun kural ve rollerine ayak uydurmakta zorlanarak egosantrik alemlerde 'sıkışıp' kalabilir. Elbette bu kural ve rollerin bazıları değersiz olabilir: eleştiri ve redde ihtiyaç duyuyor olabilirler. Ancak toplumun normlarını inceleyen, yansıtan ve eleştiren bu gelenek üstü tavır sadece geleneksel evrelerden geçerek sağlanabilir, çünkü bu evrede kazanılan yetkiler gelenek üstü bilinç için gerekli önkoşullardır. Diğer bir deyişle, geleneksel evreleri geçmeyi başaramayan bir insan, toplumun gelenek üstü eleştirisini değil, gelenek öncesi isyanını yansıtacaktır. 'Kimse bana ne yapacağımı söyleyemez!'"

"Eleştirmenler, Boomerların adı kötüye çıkmış isyankar bir kuşak olduğunda hemfikir. Bu isyanın bir bölümü, hiç şüphesiz, toplumun adaletsiz, haksız ya da ahlaksız niteliklerini iyileştirme niyeti taşıyan gelenek üstü bireylerden geldi. Ama şu da gerçek ki -ve bunun için inanılmaz kanıtlarımız var- o isyankar tavrın çok büyük bir çoğunluğu, geleneksel gerçekliklere erişmekte zorlanan gelenek öncesi dürtülerden kaynaklandı. Altmışlı yılların standart haykırışları -'Sisteme karşı savaş!' ve 'Otoriteyi sorgula!' gibi- gelenek üstünden geldiği gibi gelenek öncesinden de gelebilir ve araştırma sonuçları, bunun ağırlıklı olarak gelenek öncesinden geldiğini gösteriyor."

"Emniyet kemerini tak," dedi Kim.

"Klasik bir çalışma, altmışlı yılların sonlarında Berkeley öğrencilerinin protestosudur. Özellikle Vietnam savaşını protesto ediyorlardı. Öğrenciler, tek bir ağızdan, ahlaklı bir seviyede tepki verdiklerini iddia ettiler. Ama ahlakî gelişimleriyle ilgili testlere tabi tutulduklarında, büyük çoğunluğu gelenek üstü değil, gelenek öncesi seviyelerde puan aldı. (Birkaç tane de geleneksel/konformist tip vardı, çünkü adları üzerinde, onlar çok isyankar değildir). Elbette, protestocuların azınlığının gelenek üstü ve kozmosantrik ahlakları takdire şayandır, inançları dolayısıyla değil, onlara, son derece gelişmiş ahlakî mantıkları aracılığıyla gelmiş olduğundan dolayı. Ama yine hiç şüphesiz, protestocuların çoğunluğundaki gelenek öncesi egosantrizm de aynı şekilde göz önünde bulundurulmalıdır."

O ana kadar sessizce dinleyen seyirciler aniden hareketlendiler, mırıldanıp gürültü çıkarmaya başladılar ve bazıları oturdukları yerde kıpırdandı.

"Böyle bir araştırmanın en büyüleyici yanı, genelde 'öncesi' ve 'üstü' (ya da 'sonrası') durumlarında görülen bir şeydir; X-öncesi ve X-üstü sonuçta X-karşıtı olduğundan, genelde karıştırılırlar. Örneğin, gelenek öncesi ve gelenek üstü, her ikisi de gelenek karşıtıdır, yani geleneksel kural ve normların dışında kalırlar ve bu yüzden genelde karıştırılırlar, hatta eş tutulurlar. Böyle durumlarda, 'öncesi' ve 'üstü' (pre ve post) aynı söz bilimini ve aynı ideolojiyi kullanır, ama aslında inanılmaz bir büyüme ve gelişim uçurumuyla ayrılmışlardır. Berkeley protestolarında, genel olarak öğrencilerin tamamı, evrensel ahlak ilkeleri doğrultusunda hareket ettiklerini iddia ettiler. Örneğin, 'Vietnam'daki savaş evrensel insan haklarını ihlal etmektedir, dolayısıyla ahlaklı bir birey olarak, bu savaşta yer almayı reddediyorum.' Ancak testler su götürmez bir şekilde öğrencilerin yüzde 20'sinin altında bir azınlığın gelenek üstü ahlakî ilkelerle hareket ettiğini gösterdi; öğrencilerin büyük çoğunluğu gelenek öncesi egosantrik içgüdülerle hareket ediyordu: 'Kimse bana ne yapacağımı söyleyemez! O yüzden savaşınızı alıp bir tarafınıza sokun!'"

Alkışlar koptu, haykırışlar, sevinç çığlıkları, yuhalamalar, hepsi aynı anda yükseldi.

"Anlaşılan o ki bu vakada -ve bunu Boomerlarda sık sık görüyoruz- aslında çok daha düşük seviyedeki dürtüleri desteklemeleri için yüksek ahlakî idealler kullanıldı. Bu kurnazlığa izin veren, diğer bir deyişle, gelenek öncesi narsisizmin, abartılı bir şekilde gelenek üstü idealizm olduğu iddia edilen şeyin koridorlarını işgal etmesine izin veren gelişimin 'öncesi' ve 'üstü' arasındaki bu karmaşaya öncesi/üstü yanılgısı adı verilir ve Boomer idealizminin en azından bir kısmının bu ışık altında değerlendirilmesi ya da yeniden yorumlanması gerekir. O dönemde herkesin fark ettiği gibi, askere alımın sona ermesiyle ulusal savaş protestoları da hararetini yitirdi... Çok ahlaklı, değil mi?"

O anda seyircilerin bir kısmı ayaklanırken, diğerleri de tezahüratlar yaparak üstünlük yarışına katıldı. Babam Vietnam Savaşı protestolarının, Boomer ahlakının zirve noktası olduğunu söylemişti ve şimdi Fuentes bunun genelde Boomerlardaki ahlak eksikliğinin bir işareti olduğunu söylüyordu. Bir grup öfkeli insanın salonu terk edeceklermiş (ya da sahneye atlayacaklarmış) gibi yerlerinden fırlamalarına şaşmamalıydı. Soğukkanlılığını koruyan Fuentes kararlı bir şekilde gülümsedi ve devam etti. Bana sanki insanları kasıtlı olarak kışkırtmaya çalışıyormuş gibi geldi.

"Bu önemli bir noktadır, çünkü bizi, bir gaye ne kadar üstün, idealist ya da özgecil görünürse görünsün -ekolojiden kültürel çeşitliliğe, spiritüellikten dünya barışına- o gaye için yoğun destek vermenin, o gayenin neden önemli olduğunu belirlemeye yeterli olmadığını hatırlatır. Sayısız toplumsal eleştirmen, Boomerlar 'uyum, sevgi, karşılıklı saygı ve çokkültürlülük' çağrıları yapıyorlarsa, bu insanların o idealist yönde ilerlediklerini gösterdiğini farz ediyor. Ancak gördüğümüz gibi, pek çok vakada Boomerlar kendi içsel gelişimlerini destekleyecek bir yönde ilerlememekle kalmadılar, aynı zamanda kendi egosantrik tavırlarını saklamak için idealist bir perspektife sarıldılar. Buradaki hipokrasi tek kelimeyle muazzamdır!"

Seyircilerden itirazlar yükseldi. Bazıları mutlu bir şekilde alkışlarken bir grup da ayağa kalkıp "faşist", "küstah kaltak", "seçkinci karı" gibi hakaretlerde bulundular.

Fuentes gürültünün, sesini duyurabileceği seviyeye kadar azalmasını bekledi. "Elbette bütün Boomerların bu yönde hareket ettiklerini söylemiyorum, ancak genellikle gelenek öncesi teşviklerle işgal edilen tuhaf bir gelenek üstü anlayış karışımı, bizim boomeritis adını verdiğimiz tuhaf bir harman meydana getirmiştir."


Ken Wilber, Boomeritis. Butik Yayıncılık. Sayfa 81-84.

~

ilgili olabilecek birkaç köşe yazısı

Güzel Sözlere Düşkünlük - Haşmet Babaoğlu

İyi de, söyleyin bana, güzel eylem nerede?
Vallahi ya ben körüm ya da bu güzel sözlerin eyleme dökülmüş hali yok denecek kadar az! Umarım benim körlüğümdür!
Bir garip manzara aslında!


Nur Hanım diyor ki, "öğrenciler, eğer Atatürk yaşasaydı dünyanın çok daha güzel bir yer olacağı görüşündeler"...
Fakat Nur Hanım'ın bir lafı da dikkatimi çekti, tuhafıma gitti. Demiş ki, "öte yandan öğrencilerin Atatürk'ü tanımadan sevdikleri de anket sonuçlarıyla gözler önüne serilmektedir!"

~

ve tüm yürüyüşler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder